BAKIŞ AŞISI

    Bir laftır herkesin diline dolanmış son zamanlarda, “Şu illetin aşısı bulunsa da kurtulsak”. Evet, küresel olarak karşı karşıya olduğumuz bu hastalığın aşıyla geçip geçmeyeceği muamma, zaten bizim ihtisasımız değil, üstünde konuşmaya pek de gerek yok o yüzden, biliyoruz ki “lafla peynir gemisi yürümez”. 

    Peki bu hastalıktan daha kötü bir salgınla savaşıyoruz insanlığın doğuşundan beri, işin kötü yanı kimse de farkında değil bunun. Ne diye düşündük, söyleyeyim; “Sıradan olmak, sürüden olmak”, yani bir bakış açısına sahip olamamak. 

    Herkesin düşündüğünü düşünüyoruz, herkesin yaptığını yapıyoruz. O kadar ritüel hale gelmiş ki bu, yapmaktan da öteye geçip bunu yaptırıyoruz. Bu da bizim haliyle olduğumuz yerde saymamıza neden oluyor. Sonra da ilerleyememekten yakınıyoruz, bilelim ki herkesleşen gelişemez, farklılaşamaz. 

    Ne yapacağız o halde? Soracağız, sorgulayacağız, öğreneceğiz, hep aynı yerde durmadan karşı taraftan da görmeyi bileceğiz yani empati yapacacağız. Yeterli olacak mı bu peki? Belki. 

    Okuyacağız, ama okumak için okumayacağız, vakit geçsin diye, kendimizi bilmeden, fütursuzca okumayacağız. Ne okuduğumuzu bilerek okuyacağız, anlayarak, idrak ederek, fiiliyata dökerek okuyacağız. En azından deneyeceğiz ki, karınca misali tarafımız belli olsun. 

    Düşüneceğiz, ne olduğumuzu, ne olacağımızı, nereden geldiğimizi, nereye gideceğimizi düşüneceğiz, bu minvalde şekillendireceğiz yaşantımızı, çevremizi, her şeyimizi. 

    Bileceğiz, hayatımızın elbet sona ereceğini, bu canın bizde emanet olduğunu, emaneti verenin geri alacak olduğunu, çok da kıymet vermemek gerektiğini bileceğiz, ve en önemlisi “haddimizi”, kendimizi bileceğiz. Çünkü kendini bilen Rabb’ini bilir. 

    Bize lazım olan şey virüs aşısı evet. Ama ondan daha önemlisi “bakış aşısı” gerek bizlere. Kendimizi yeniden keşfetmemiz için gerek. Hayatın, nefesin ve ölümün kıymetini anlamamız için gerek. Kendimiz olmamız için, haddimizi bilmemiz için gerek. Bakalım kim bulacak bakış aşısını ve ilk kim olacak bu aşıyı? 

    Yazımı Rahmetli Halûk Dursun hocanın şu sözü ile bitireyim, kim bilir belki biz bulacağız bu aşıyı: 

        “Aman ne olacaksanız olun, sakın "sıradan ve sürüden" olmayın!”

Yorumlar

  1. Yanıtlar
    1. Kıymetli yorumunuz için müteşekkirim, sağolun.

      Sil
  2. Ellerine sağlık abim.. Müstefid olduk..

    @Yakupdgr

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kıymetli yorumunuz için müteşekkirim, sağolun.

      Sil

  3. Yazının her bir kelimesi ehemmiyetli ve manidar olmakla beraber özellikle son paragraf takdire şayan. Kalemine sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kıymetli yorumunuz için müteşekkirim, sağolun.

      Sil
  4. Yazıların çok akıcı olmakla birlikte çok etkileyici, çok anlamlı. Olumsuz eleştiri yapmayı düşünerek gelmiştim buraya ama gerçekten harika anlatmışsın bizi, ihtiyacımız olan şeyi... Eline sağlık 🌼

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kıymetli yorumunuz için müteşekkirim, sağolun.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

14 ŞUBAT DEMİŞKEN...

KORONA BİZDEN NE ALDI? BİZE NE VERDİ?